dini radikalizm və ekstremizmlə mübarizə

Bir kez daha Rumlar ile PKK aynı çizgide.

Bir kez daha Rumlar ile PKK aynı çizgide.

Belki bu söz malumun ilanı olacak ama yine de sık sık hatırlatmakta fayda var. Özellikle PKK ve Rum sevicilerinin hafızalarını sık sık güncellemek lazım. Çünkü defalarca söylendi, söyledik, yazdık, çizdik ama birilerinin bilinçli olarak bir kulağından girdi öbür kulağından çıktı. Ama biz bilinen gerçekleri kulakları sağır edercesine haykırmaya devam edeceğiz.

Ne mi oldu? Anlatalım...

2020 de Güney Kıbrıs'ta Rumlar birçok camiye saldırmış hatta Limasol'da bulunan Köprülü Camisi'ne molotofkokteyli atıp duvarlarına İslam ve göçmen karşıtı sloganlar yazmışlardı. Bildiğiniz gibi Rumlar bunu sık sık yapıyor, biz de ya sabır çekiyoruz!

Bu defa, Larnaka'da bulunan Tuzla Camii'nin duvarına Bizans bayrağı asarak, ırkçı ve tehditkâr tutumlarını devam ettirdiler. Bu da yetmedi camii duvarına Yunan bayrağı çizerek, "Bütün Türklere ölüm" diye yazdılar. Böylelikle camilerimize yapılan saldırılara bir yenisi daha eklendi.

Bu ve buna benzer tehditkâr ve tahrikkar tutum ve davranışlar ne ilk ne de son olacak. Rumlar çok iyi biliyor, Türk’ün sabrı taştığında neler yapabileceğini, hatırlatalım dedik!

Diğer taraftan, Rumlar ile aynı zihniyete, aynı kafa yapısına, aynı faşist ve ırkçı düşünceye sahip, ipleri emperyal güçlerin elinde olan PKK’da benzeri bir saldırıyı neredeyse eş zamanlı olarak Almanya'da bir camiimize ve Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezine yaptı.

Rumlar, camilerimize ve soydaşlarımıza Güney Kıbrıs’ta saldırdı,

PKK, Almanya'da camilerimize ve soydaşlarımıza saldırdı.

Hani birileri diyor ya, "HDP nin içinde İslami bir kesim var. İmamları var, hocaları var". Evet, doğrudur, Lawrence kılıklı kendilerine göre (ne olduğu belirsiz) din adamları var.

Defalarca bağıra bağıra gırtlarımız parçalandı, “PKK hiçbir zaman Kürt kökenli kardeşlerimizi asla savunmadı tam aksine onlara her türlü katliamı reva gördü. PKK, Ermenilerden, Rumlardan oluşan bir terör örgütü, HDP de onun siyasi koludur” diye.

Evet, bu malumun ilanı da olsa maalesef birilerinin kafasına bu iyice sokulması lazım. Ve biz hala HDP kapatılsın mı, kapatılmasın mı? Tartışması yapıyoruz.

Yine hepimiz biliyoruz ki, Müslüman Türk'ün düşmanı dün de aynıydı, bugün de. Hilal’e saldıranların isimler farklı ama zihniyetleri, kafaları, bağlı oldukları yerler hep aynı.

Dün olduğu gibi bu günde emperyal güçler, ülkemiz de kendine uşaklık, ajanlık, hainlik edecek kişileri, grupları bulup bitmeyen kavgalarını devam ettiriyorlar. Emperyal güçler, vekâlet savaşı yürüten bu uşakların işleri bitince tasfiye edip yerine yenilerini sahaya sürüyorlar.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de PKK, HDP ve avaneleri, özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukuk gibi kavramların arkasına sığınıyorlar ve birileri de bunların bile bile sözcülüğünü, avukatlığını yapıyor. Yani hainlik, alçaklık diz boyu.

Peki, Haç'ın eli kanlı silahlı teröristleri inandıklarını yaparken, Hilal’in sevdalıları ne yapıyor?

Söyleyelim!

Düşmanın içlerine attığı fitne ateşi ile birbirlerine iftira atmakla, birbirlerinin kuyularını kazmakla, birlik ve beraberliğimizi baltalayacak eylemler yapmakla meşguller.

Bunu nasıl mı yapıyorlar?

Senin partin benim partimi döver! Vay senmisin bu partiyi savunup, şu partiyi eleştiren, vur ha vur! Nasıl hükümet yanlısı olur, muhalefeti eleştirirsin veya nasıl muhalefet yanlısı olur iktidarı eleştirirsin? Ve en tehlikelisi, "Sen nasıl olurda benim gibi düşünmezsin?" Ve arkasından da,”en iyi milliyetçi-muhafazakar biziz!”kavgasını verilir.

Bunları çoğaltabiliriz. Ama şurası bir gerçek, bizi birbirimize düşürmek isteyenler ortaya bir mesele atıyorlar sonrada buyurun tartışın diyorlar. Örneğin, İstanbul Sözleşmesi. Aman Allah'ım ne değerli ne kıymetli ne harikulade sözleşmeymiş de bizim haberimiz yokmuş! Sözleşme varken hiçbir kadına şiddet uygulanmadı!, kadın ölümleri olmadı! Ama sözleşme iptal edildi, bütün kadınlara yönelik şiddet ve ölüm olayları birden bire ayyuka çıktı! Alın size nur topu gibi kavga nedeni bir olay.

Ama biz yinede sesimizin çıktığı kadar bağırmaya devam edeceğiz, yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Yeter ki biz, bir olalım, diri olalım... Aramıza sokulacak fitne ve fesatlara izin vermeyelim. Kenetlenelim birlik olalım. Düşmanların, hainlerin, alçakların ekmeklerine yağ sürmeyelim. Başka Türkiye yok... Başka vatan yok... Bayrağımıza ve devletimize sahip çıkalım…

İsmet Taş - İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Oxunub: 512
Oxşar xəbərlər
SON XƏBƏRLƏR