dini radikalizm və ekstremizmlə mübarizə

BEYAZ REFORM


Son yıllarda ki istatistiklere baktığımızda, kamu hastanelerinden istifa edip, yurt dışına giden, özel muayenehane açan, özel hastanelere geçen hekim sayısının ürkütücü rakamlara ulaştığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

Bunun nedenlerine baktığımızda, “görünen ve görünmeyen nedenler” diye ayırmamız mümkün.

Görünen nedenler kısaca, özlük haklarındaki kötü durum, hekimlere yönelik şiddet ve yurt dışında çok daha iyi şartlar altında yaşam isteği.

Görünmeyen nedenler ise, bilinçli olarak ağır çalışma şartlarının oluşturulması ve mobbing uygulamaları.

Bir devletin asla vazgeçemeyeceği, yetişmiş insan kitlesidir.

Hekimlerimiz; almış oldukları eğitim, iş disiplini, fedakârca çalışmaları ve son derece başarılı işler yapmış olmaları neticesinde, yurt dışında kolayca iş bulabilmekte, özel hastaneler hekim avına çıkmakta ve daha iyi imkân ve hayat şartlarında yaşamak için özel muayenehane açmaktadırlar.

Devlet, hekimlerimizin kamu hastanelerinden ayrılma nedenleri üzerinde yapmış olduğu araştırmalar neticesinde, özlük hakları iyileştirilmiş, çalışma şartları kolaylaştırılmış, hekimlerimize yönelik şiddet eylemlerine çok ağır cezalar getirilmiş ve hekimlerimizin tekrar kamu hastanelerine dönmeleri sağlanılmaya çalışılmıştır.

Bu gayretler kısmen de başarılı olmuş binlerce hekim kamu hastanelerine geri dönmüştür. Bunun en büyük nedenlerinden biri, özlük haklarının iyileştirilmesinin yanı sıra, hekimlerimiz, yurt dışında aradıklarını bulamamış, çalışma şartlarının son derece ağır olduğu, rahat hayat imkânlarının olmadığı görülmüştür.

Ancak Devletin hekimlerimize bu kadar fedakârlık yaparak geri dönmelerini sağlamak için göstermiş olduğu bu gayretlerden tam olarak sonuç alınamamıştır.

Nedeni ise bazı hastanelerde hekimlerimizin bilinçli olarak çalışma şartlarının ağırlaştırılması ve mobbinge uygulamalarıdır.

Bir örnek verecek olursak; kısa bir süre önce sağlık Bakanı tarafından asistan doktorların 36 saatlik nöbetleri sona erdirilmişti. Ancak Bakan emrine rağmen, bu 36 saatlik nöbet uygulaması, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Beyin Cerrahi Biriminde sessizce uygulamaya yeniden konuldu. Yani Bakanın, Bakanlığın sözleri dinlenmeyerek, “Biz böyle uzman olduk, sizde sürünmeden, perişan olmadan uzman olamazsınız” diyerek mobbingin en şiddetlisi uygulanmakta, asistan hekimler canından bezdirilerek istifaya zorlanır hale getirilmiştir. Hatta bazı asistan hekimler bu mobbinge dayanamayıp istifa etmişlerdir. Bu çocuklarımızın tek isteği insanca yaşam koşulları içinde görevlerini yapmak. Gerekirse bir yıl daha fazla okuyup, bu zulme uğramak istememektedirler.

Takdir edersiniz ki bu durumu asistan doktorların kendileri şikâyet ettiklerinde başlarına neler gelebileceğini tahmin etmek hiçte zor değil.

Üstelik bu 36 saatlik mesai, ücrete yansımamakta, resmiyette yok sayılmaktadır.

Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim;

Devlet, son derece önemli bir beyin göçünü önlemek için devletin bütün imkânlarını seferber ederek hekimlerimize kol-kanat gerip kucak açarken, onların tekrar hastanelerimize dönmeleri konusunda ikna etmeye çalışırken, bazı hastanelerimizde hekimlerimize asla kabul edilemeyecek bu tür davranışları nasıl yorumlamalıyız?

Bence bunun tek bir izahı var.

Bilinçli olarak devleti anti-patik göstererek yeni yeni düşmanlıklar yaratmak değilse nedir? Peki, şayet böyleyse bundan kim veya kimler nemalanmaktadır? Bunu yapanların beyinlerinin arka planında ne var? Hangi ruh hali ile bunu yapmaktadırlar? Siyasi ve başka bir art niyet var mıdır? Bunlar kime veya kimlere hizmet etmektedirler?

Bu ve benzeri soruları çoğaltabiliriz. Seçime bir kala bunlar yapılıyorsa, başta Sayın Sağlık Bakanımız olmak üzere, devletin kurumları bu olayları ciddi bir şekilde araştırmalı gereğini yapmalıdırlar.

Bizim görevimiz, bize gelen bilgileri aktarmaktır. Bunu bir ihbar olarak kabul edip araştırmak ise devletin görevidir.

Her olay titizlikle incelenmeli en kısa zamanda sonuca kavuşturulmalıdır.

Devletin asli görevlerinden biri de, zalim ile masumu, haklı ile haksızı, suçlu ile suçsuzu hukuk kuralları içerisinde ayrımını yapıp, masumu, haklıyı, suçsuzu korumak ve kollamaktır.

Hekimlerimizin hayatlarını kolaylaştıracak “Beyaz Reform” a ara verilmeden devam edilmelidir.

İstisnasız her vatandaşımızın hekimlerimize ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.


İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı

Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Oxunub: 162
Oxşar xəbərlər
SON XƏBƏRLƏR