dini radikalizm və ekstremizmlə mübarizə

“Gara Gerçeği”

“Gara Gerçeği”

Kırk yıldır süren PKK terörü, binlerce insanımızın şehit edilmesi, binlercesinin yaralanması, gazi olması ve milyarlarca dolar ülke ekonomisine zarar verilmesi... Peki neden?

Partizanca yapılan siyasetin kirliliğinden sıyrılarak, benim partim senin partini döver anlayışını bir köşeye bırakarak biraz düşünelim.

Başta PKK terörü olmak üzere biz bu terör belasından neden kurtulamıyoruz?

Türkiye'nin gelişmesinden rahatsız olan küresel güçler, terör belasını başımıza musallat ederek, gelişmemizi, ilerlememizi, modernleşmemizi, muasır medeniyetler seviyesine çıkmamızı engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bunun içinde ya kendileri terör örgütü oluşturuyorlar ya da piyonlar ve uşaklar bularak terör örgütü kuruyorlar. Birde bunun siyasi kolu değil kollarını oluşturuyorlar. Kendilerine tam sadakatle hizmet edecek uşaklar buluyorlar. Sonrada terör çemberi ile sarıyorlar. Bunun yanı sıra Ülkemizin sosyal dokusunu bozmak için yıllarca süren çalışmalar yaparak, insanımzı ayrıştırarak, ötekileştirerek, birbirlerine düşman yapıp, hayat tarzımızı, kültürümüzü ve sosyal yaşantımızı kendilerine uygun hale getirip, bizi kendimize ve kültürümüze karşı yabancılaştırıp düşmanca tavır içine girmemizi sağladılar. Bunun içinde, film, dizi, para, makam mevki taahhüdü, basın, sosyal medya dâhil her türlü propaganda aracını kullanarak yerli işbirlikçileri bunları gerçekleştirdiler.

İşte Türkiye’nin büyük fotoğrafı…

Bunun böyle olduğunu en son, "Boğaziçi Üniversitesi Eylemleri" ve "Gara Operasyonu"nda gördük.
Boğaziçi eylemlerinde, PKK elebaşlarından Duran Kalkan'ın, "Daha fazla destek verelim" sözleri, PKK'nın siyasi kolu HDP nin bir fiil eylemlerin içinde olması, LGBT ilerin milli ve manevi değerlerimize saldırması, 189 değişik terör örgütlerine mensup militanların eylemde yer alması görmemezlikten gelinerek, Z Kuşağı, özgürlükler, demokratik hakların kullanılması gibi kavramların arkasına sığınılarak devlete saldırıldı. Oysaki normal şartlarda benim dinime, inancıma küfredeni, saldıranı bir kaşık suda boğar, millet olarak ayağa kalkardık. Şimdi bırakın tepki göstermeyi bir de haklı çıkarmak için kırk dereden kırk su getiriyoruz. İşin en acı tarafı, her şey bu kadar açık ve net iken, devletin âli menfaatlerini düşünüp, milli ve manevi değerlerinizi savunarak olaylara gerçekçi bir gözle baktığınızda, onlar gibi düşünmediğiniz için, korkunç bir siyasi taassupla, kesin siz birilerinin adamısınız! Böyle bir çamur siyaseti olamaz. Bu bir teslimiyetin ifadesi, bu devlete, millete, kültürüne, yabancılaşmanın resmidir. Milli meselelerde asla ve asla siyasi bakma hakkına sahip değilsinizdir. Çünkü söz konusu vatansa gerisi teferruattır. Ancak yabancılaşmanın nedenlerini sorgulamamız yerine, kendi değerlerimizi sorgular hale geldik.

Ve maalesef aynı anlayışı ve aynı yaklaşımı Gara Operasyonunda da gördük. “Güneşin balçıkla sıvanması” denendi, zihinler kirletildi, manipülasyon zirveye çıktı. Neredeyse Türk Ordusu PKK ya operasyon yaptı diye suçlanır hale geldi. PKK'nın siyasi kolu, "Bizim PKK ile bir bağlantımız yok" demek zorunda kalmış olmalarına rağmen, üç-beş oy için Türk Ordusuna dolaylı olarak dil uzatılmaya kalkışıldı. PKK ile mücadele zaafa uğratılmak için her yol denendi, denenmeye de devam ediliyor. Çünkü kırk yıldır ilk defa teröre karşı bu kadar başarılı olunuyor.

Şehitlerimizin bu kadar istismar edildiği başka bir dönem hatırlamıyorum. Operasyondan sonra ortalığı ayağı kaldıranlar, PKK'nın, bebekleri, çocukları, gençleri, sivil asker ayrımı gözetmeksizin yapılan katliamlar karşısında neler yaptılar? PKK temsilcisi ile Birleşmiş Milletler temsilcisi arasında çocukların dağ kaçırılmaması ile ilgili yapılan anlaşmada hangi siyasi veya hukuki eylemlerde bulundular? O zaman Gara Operasyonunda bunu niye yaptılar? Çünkü Gara'da bu güne kadar PKK ya vurulan darbelerin en ağırı vuruldu.

Peki, PKK için Gara ne anlam ifade ediyordu?

Gara, 3100 metre yükseklikte, inanılmaz derecede sarp, geçit vermez dağların bulunduğu, girilemez, girilse bile asla çıkılamaz denilen bir yerdi. PKK'nın orada oluşturduğu mağara ise, en üst düzey teknoloji kullanılarak yapılan labirent gibi bir mekan. İçinde metro midüslerin kullanıldığı bir yerden bahsediyoruz. PKK nın iplerini ellerinde tutan efendileri hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak en üst teknolojiyi kullanmışlar. Kandil PKK nın beyni ise Gara kalbiydi. En güçlü lojistik ve stratejik yerleriydi. İstihbarat merkezleriydi.

Gara PKK’nın Kozmik Odasıydı.

Ve PKK'nın kalbi parça parça edildi. Maalesef burada 13 evladımız PKK tarafından şehit edildi.
Ve, “gerçek çizmesini giymeden, yalan dünyayı dolaşmaya başladı.” Kirli, çirkin, iğrenç siyaset, PKK nın 13 evladımızı nasıl şehit ettiğini değil, dünyanın en başarılı operasyonunu sorgulamaya, 13 evladımızı bizim şehit ettiğimiz yalanı ve imalarını hızla yaymaya başladılar. Devletin 13 evladımızı PKK'nın şehit ettiğini ispatlaması (ki bu ispat inanılmaz acı )ile yalanlar başarılı operasyona çevrildi. Kirli siyaset PKK ile aynı dili konuşmaya başladı.

Tarafsız, objektif bir gözle olaylara bakıp olayları değerlendiren aydınımız ve halk bu kirli siyasetçileri sorgulamaya başladı. Sahi siz kimsiniz!?

Evet, keşke bu operasyonda şehitlerimiz sağ olarak kurtarılabilseydi. Keşke PKK alçaklarının binlerce insanımızı şehit etmeleri engellenebilseydi. Ancak biz kimin gerçekten yüreği yanıp kan kusarak ağladığını, kimin timsah gözyaşları döktüğünü çok iyi biliyoruz. Kimler mi? “Çocuklarımızı neden kurtaramadınız” diye ayağa kalkanların, çocuklarımızı katledenlerle görüşen terör sevici HDP milletvekiline aynı tepkiyi göstermeyenlerdir.

Bu güne kadar PKK, Avrupa’da ki birçok ülkeyi, para ve insan desteği bulmak için üs olarak kullandı. Görünen o ki bu üslerin en büyüğünü ülkemizde kurmuşlar!

PKK'nın sahibinin ABD olduğu elbette malumun ilanı ama Suriye'de, Kuzey Irak'da bulunan PKK ya ABD nin binlerce tır silah vermesi demek, bu mücadelenin daha yıllarca süreceği demektir. Hem de ülkemizdeki çirkin siyasetin destekleriyle.

ÇÜNKÜ TÜRKİYE, KÜRESEL GÜÇ LİGİNDE BENDE VARIM DEDİ!
BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZE ALLAH RAHMET, YARALILARIMIZA ACİL ŞİFALAR DİLİYOR, GAZİLERİMİZDEN ALLAH RAZI OLSUN DİYORUM.

İsmet TAŞ –İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı

Oxunub: 782
Oxşar xəbərlər
SON XƏBƏRLƏR